Ahilik, Türk toplumunun yüzyıllarca ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda gelişimini sağlayan, meslek dayanışmasını sanat ve ahlâki değerlerle koruyan “ilk Türk esnaf birlikleri”nin adı olduğunu hatırlatarak konuşmasına başlayan Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Ahilik birbirini seven, birbirine saygı duyan, yardım eden, fakiri gözeten, yoksulu barındıran, işi kutsal, çalışmayı bir ibadet sayan, din ve ahlâk kurallarına sıkı sıkıya bağlı esnaf ve sanatkarların iş teşkilatı manasını taşır. Batı tarihindeki ticaret ve sanayinin gelişim döneminde çok sert geçen “işçi-işveren” münasebetleri, Ahilik kurumu içinde “usta-çırak” ilişkisi çerçevesinde bir “saygı-görgü-bilgi” ye dayanan eğitim potası içinde eritilmiştir. Ahilik sisteminde işyeri sanatın ve ahlakın öğretildiği bir okuldur. Emeğin karşılığı çalışanının alın teri kurumadan ödenirdi. Bu uygulama emek ve sermaye'nin barışık olduğu bir model oluşturmuştur” dedi.
Ahilik felsefesinin, tarihimiz boyunca belli değerlere sahip bir toplum düzeni oluşturarak yaratıcı ve üretken bir insan tipi geliştirdiğini kaydeden Palandöken, “AB’nin hedeflediği toplumsal modelle büyük benzerlik gösteren Ahi teşkilatlanmaları, yaşadıkları toplumsal çevrelerde her zaman ilk adımı atan, sorunlarını çözmede kendi öğrenme becerisini harekete geçirebilen ve kendi eğitim sistemini oluşturarak teknik, ekonomik ve sosyal birikimini çağının değişimine göre geliştirerek, yeni kuşaklara aktarma ve yaşatma becerisini gösterebilmiş çağına göre modern ve dinamik örgütlenmelerdir” diye konuştu.
Esnaf ve Sanatkarlar Kredi ve Kefalet Kooperatiflerinin günümüzde esnafa verdikleri kredilerin sağladığı desteği Ahi teşkilatlarında Orta Sandığı, Esnaf Vakfı, Esnaf Kesesi veya Esnaf Sandığı denilen karşılıklı yardımlaşma ve sosyal güvenlik sandıklarının sağladığını da anlatan Bendevi Palandöken, “Bugün kaliteli üretim için başvurulan ve Toplam Kalite Yönetimi dediğimiz tedbirlerle tüketicinin daha ucuz, daha kaliteli mal alma imkânı doğmuştur. 21. Yüzyıl’da baştacı edilen “birey-ahlak-tüketim-kalite-şeffaflık” gibi değerleri Ahiler Anadolu’da yaklaşık bin yıl önce uygulamıştır. Ahilik sisteminde bir malın üretimden tüketicinin eline geçene kadar üretimin her safhası bütün çalışanların sorumluluğu altında olmuştur. Türkiye’de tüketicinin korunmasına yönelik düzenlemelerin geçmişi, Osmanlı dönemine dek uzanır. İhtisap adı verilen ve üretici, dağıtıcı ile tüketici arasındaki güç dengesini sağlamaya yönelik üçlü sistem, şehir temizliği gibi işlerin yanısıra, esnafın malları eksik tartmaması, yiyecek maddelerine hile katılmaması gibi konularda da etkin olmuştur ve bu anlamda Ahilik sistemi de uzun süre kontrol işlevi görmüştür” şeklinde konuştu.
Gerek üründe gerek üretim ve satışta tıpkı bugünün Kalite Yönetim sistemlerinde olduğu gibi Ahilikte de “evrensel” standartların olduğunu ve kalite kontrolünün kurumun en önemli görevleri arasında yeraldığını vurgulayan Palandöken, “Papucu dama atılmak” sözü de buradan gelmektedir. Ahi babaları kalite kontrolü sırasında ürününü beğenmedikleri ya da kurallara aykırı bir davranışını tesbit ettikleri esnafın ayağındaki papucu çıkarıp dama atarlardı. “Onun papucu dama atıldı” sözü sosyal ve mesleki cezanın yıllardır dilimize işlemiş en çarpıcı ifadesi arasındadır. Ahilik Türk kültüründe böylesine derin izler bırakmıştır. Ülkemizde kısa bir süre önce faaliyete geçen Rekabet Kurulu, Patent Enstitüsü, Kosgeb, Reklâm Kurulu yanında Ticaret ve Sanayi Odaları, İşçi ve İşveren Sendikaları, Kooperatifler, Esnaf Odaları, Belediye, Bağ-Kur gibi sosyal hizmet veren kurumlar Ahilik sisteminden günümüze yansıyan kuruluşlar olarak kabul edilebilir” dedi.
Ahi teşkilatlanmasıyla birlikte Anadoluda Türk olmayan yerli halkın elinde ve tekelinde bulunan sanat ve ticaret işyerlerine Türklerin de sahip olmaya başladığını kaydenen TESK Başkanı, “Ahilik Türklerin yerleşik hayata geçmelerinde ve şehirleşmelerinde çok önemli paya sahiptir. Din, dil, ırk farkı gözetmeksizin herkese eşit muamele yapılmıştır. Bir toplumda sosyal tabakalaşma olabilir. Kimi zengin, kimi fakir olabilir; fakat ikisi arasındaki fark fazla olmamalıdır. Ahilik zenginliğe karşı değildir. Çalışmak ve üretmek, alın teri ile kazanmak Ahilikte bir ahlak kuralıdır. Bunun için herkesin mutlaka bir mesleği ve işi olmalıdır. Ahilik, halkın sırtından geçinenlere, bir köşeye çekilip miskin oturanlara karşıdır” diye konuştu.
Ahilik kurumunun modern Türkiye’nin gençliği ve iş dünyası tarafından yeterince bilinmediğini de anlatan Palandöken, TESK olarak bu kurumu 21. Yüzyıl’a taşıyacak sentezi ve vizyonu oluşturma çabası içinde olduklarını ve böylelikle 1000 yıl önce Anadolu topraklarında Türkler tarafından yaratılan bu olağanüstü kurumun, günümüz iş dünyasına ve gençlerine vizyon, coşku ve cesaret kazandırması için tarihin tozlu rafları arasında unutulmasına izin vermeyeceklerini söyledi.
Bendevi Palandöken konuşmasını şöyle tamamladı, “Konfederasyon olarak iddiamız, unutulmuş toplumsal genetik mirasımız olan bütün bu yeteneklerimizin tekrar harekete geçirilebileceğidir. Böylelikle, ayakta durabilmek için kendine güvenen gençler, çıkar peşinde koşmayan vatandaşlar ve doğru olmayan yollara ve yöntemlere sapmayan işletmeler var olabilecektir.”