-"2010 YILINDA YABANCI SERMAYE GİRİŞİ YÜZDE 68 DÜŞTÜ"
Yabancı sermayenin rekor kırdığı 2007 yılında 22 milyar dolara ulaşan girişin, 2010 yılında yüzde 68 düşerek 7 milyar dolara gerilediğini söyleyen Palandöken, "2011 yılında ağırlıklı olarak tüketim malları ve perakende sektörü olmak üzere 10-12 milyar dolar civarında bir yabancı sermaye girişi öngörülmektedir. Türkiye`deki AVM sektörü yatırımı 30 milyar dolar. Bunun da 10 milyar doları yabancı sermayeyi temsil ediyor ve bu 10 milyar doların neredeyse yarısı son 5 yılda gerçekleşti. Perakende sektörü için yasal bir düzenleme olmadığından, kendi ülkelerinde yapamadıklarını, ülkemizde ellerini kollarını sallayarak yapıyorlar. Kısa vadede yüksek kârlar elde edip kendi ekonomilerine kazandırıyorlar. Esnafımız alın teriyle elde ettiği kazancından yüzde 35`e varan oranlarda vergi öderken, yabancılar borsada kazandığı milyarlarca dolar için bir kuruş bile vergi ödemiyorlar. Yabancı sermayenin 2009 yılında transfer ettiği kâr tutarı 2.9 milyar dolar, 2010 yılında bu rakam 3 milyar doları bulurken, 2003-2010 yılları arasında yabancı sermayenin kendi ülkelerine yaptıkları kâr transferi 54 milyar dolara ulaştı" diye konuştu.
-"YABANCI SERMAYE DOĞU VE GÜNEYDOĞUYA YÖNLENDİRİLMELİ"
Büyümek için ülkenin iç tasarruflarının yetersiz, dış ticaret açığının yüksek olmasının kaynak ihtiyacını doğurduğunu belirten Bendevi Palandöken, "Ama bu açığımız kısa vadeli fonlarla veya nerden geldiği belli olmayan dövizle kapatılamaz. Son dönemde Ortadoğudaki doğalgaz ve petrol fiyatlarının artışı dolayısıyla biriken sermayenin ABD ve AB gibi alışılmış sermaye merkezlerine akışı son ekonomik krizle kısmen azalmıştır. Dolayısıyla Türkiye, yabancı sermayeyi de kapsayacak şekilde hazırlayacağı ‘teşvik sistemiyle` en fazla yatırım kalkınmada öncelikli olan Doğu ve Güneydoğu bölgelerimize yönlendirmelidir. Buralarda yapılan kalıcı yatırımlar, kurulacak fabrikalar esnafında işlerini hareketlendirerek istihdamı artıracak, gelir tabana yayılacaktır" dedi.